Kategoriler
O Şarkı Sözleri Çevirileri

OneRepublic – Someday İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

Some days, I’m treadin’ the water
– Bazı günler suya basıyorum.
And feel like it’s gettin’ deep
– Ve derinleşiyormuş gibi hissediyorum
Some nights, I drown in the weight
– Bazı geceler, ağırlıkta boğuluyorum.
Of the things that I think I need
– İhtiyacım olduğunu düşündüğüm şeylerden
Sometimes, I feel incomplete, yeah
– Bazen kendimi eksik hissediyorum, Evet
But you always say to me, say to me
– Ama sen her zaman bana söylersin, söyle bana

Oh, you say someday, when we’re older
– Oh, bir gün diyorsun, yaşlandığımızda
We’ll be shinin’ like we’re gold
– Altın gibi parlayacağız
Yeah, won’t we? (Won’t we?) Won’t we? (Won’t we?)
– Evet, değil mi? (Öyle değil mi?) Değil mi? (Öyle değil mi?)
Yeah, someday, when we’re older
– Evet, bir gün, büyüdüğümüzde
I’ll be yours and you’ll be mine
– Ben senin olacağım, sen de benim olacaksın
Be happy (Happy), happy
– Mutlu ol (mutlu), mutlu ol
Oh, you say someday, when we’re older
– Oh, bir gün diyorsun, yaşlandığımızda
We won’t worry ’bout the things
– Bu şeyler için endişelenmeyeceğiz .
That we don’t need (We don’t need), we don’t need (Oh)
– İhtiyacımız yok (ihtiyacımız yok), ihtiyacımız yok (Oh)
Yeah, one day, down the line
– Evet, bir gün, çizginin aşağısında
Before we both run out of time, you’re gonna see
– İkimizin de zamanı dolmadan, göreceksin
That someday, we’ll be all that we need
– Bir gün ihtiyacımız olan tek şey biz olacağız.

Someday, we’ll be all that we need
– Bir gün, ihtiyacımız olan tek şey biz olacağız.

I’ve been the best, been the worst
– En iyisiydim, en kötüsüydüm.
Been a ghost in a crowded room (Oh, yeah-yeah-yeah-yeah-yeah)
– Kalabalık bir odada hayalet oldum (Oh, evet-evet-evet-evet-evet)
I took a chance, took a turn
– Bir şans yakaladım, bir dönüş yaptım
Took a dive, and it led to you (Oh, yeah-yeah-yeah-yeah-yeah)
– Bir dalış yaptı ve sana yol açtı (Oh, evet-evet-evet-evet-evet)
So many times that I wish
– O kadar çok kez diliyorum ki
We could be anywhere but here
– Buradan başka bir yerde olabiliriz.
So many times that I wish
– O kadar çok kez diliyorum ki
I could see what you see so clear, so clear
– Gördüklerini çok net, çok net görebiliyordum.

Oh, you say someday, when we’re older
– Oh, bir gün diyorsun, yaşlandığımızda
We’ll be shinin’ like we’re gold
– Altın gibi parlayacağız
Yeah, won’t we? (Won’t we?) Won’t we? (Won’t we?) Yeah
– Evet, değil mi? (Öyle değil mi?) Değil mi? (Öyle değil mi?) Evet
Yeah, someday, when we’re older
– Evet, bir gün, büyüdüğümüzde
I’ll be yours and you’ll be mine
– Ben senin olacağım, sen de benim olacaksın
Be happy (Happy), happy
– Mutlu ol (mutlu), mutlu ol
Oh, you say someday, when we’re older
– Oh, bir gün diyorsun, yaşlandığımızda
We won’t worry ’bout the things
– Bu şeyler için endişelenmeyeceğiz .
That we don’t need (We don’t need), we don’t need (Oh)
– İhtiyacımız yok (ihtiyacımız yok), ihtiyacımız yok (Oh)
Yeah, one day, down the line
– Evet, bir gün, çizginin aşağısında
Before we both run out of time, you’re gonna see
– İkimizin de zamanı dolmadan, göreceksin
That someday, we’ll be all that we need
– Bir gün ihtiyacımız olan tek şey biz olacağız.

Someday, we’ll be all that we need
– Bir gün, ihtiyacımız olan tek şey biz olacağız.

Oh, you say someday, when we’re older
– Oh, bir gün diyorsun, yaşlandığımızda
We’ll be shinin’ like we’re gold
– Altın gibi parlayacağız
Yeah, won’t we? Won’t we?
– Evet, değil mi? Değil mi?
Mm, someday, down the line
– Mm, bir gün, çizginin aşağısında
Before we both run out of time, you’re gonna see
– İkimizin de zamanı dolmadan, göreceksin
That someday, we’ll be all that we need
– Bir gün ihtiyacımız olan tek şey biz olacağız.