Kategoriler
D S Şarkı Sözleri Çevirileri

Diane Guerrero & Stephanie Beatriz – What Else Can I Do? İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

I just made something unexpected
– Beklenmedik bir şey yaptım.
Something sharp, something new
– Keskin bir şey, yeni bir şey
It’s not symmetrical or perfect
– Simetrik veya mükemmel değil
But it’s beautiful, and it’s mine
– Ama çok güzel ve benim
What else can I do?
– Başka ne yapabilirim?

Bring it in, bring it in
– İçeri getir, içeri getir
(Good talk) Bring it in, bring it in (What else can I do? )
– (İyi konuşma) İçeri getir, içeri getir (Başka ne yapabilirim? )
(Let’s walk) Bring it in, bring it in
– (Yürüyelim) İçeri getir, içeri getir
(Free hugs) Bring it in, bring it in
– (Bedava sarılma) toplanın, toplanın

I grow rows and rows of roses
– Sıra sıra gül yetiştiriyorum
Flor de mayo, by the mile
– Flor de mayo, kilometrelerce
I make perfect, practiced poses
– Mükemmel, pratik pozlar yapıyorum
So much hides behind my smile
– Gülüşümün ardında çok şey saklanıyor
What could I do if I just grew what I was feeling in the moment?
– Şu anda hissettiğim şeyi büyütürsem ne yapabilirdim?
(Do you know where you’re going? Woah!)
– (Nereye gittiğini biliyor musun? Woah!)
What could I do if I just knew it didn’t need to be perfect?
– Mükemmel olması gerekmediğini bilseydim ne yapabilirdim ki?
It just needed to be? And they’d let me be?
– Sadece olması gerekiyordu? Ve bana izin verdiler?

A hurricane of jacarandas
– Jacarandas kasırgası
Strangling figs (Big)
– Boğucu incir (Büyük)
Hanging vines (This is fine)
– Asma asmaları (Bu iyi)
Palma de cera fills the air as I climb
– Tırmanırken Palma de cera havayı dolduruyor
And I push through
– Ve zorluyorum
What else can I do?
– Başka ne yapabilirim?

Can I deliver us a river of sundew?
– Bize bir sundew nehri verebilir miyim?
Careful, it’s carnivorous, a little just won’t do
– Dikkat et, etobur, biraz işe yaramaz
I wanna feel the shiver of something new
– Yeni bir şeyin titremesini hissetmek istiyorum.
I’m so sick of pretty, I want something true, don’t you?
– Güzellikten bıktım, doğru bir şey istiyorum, değil mi?

You just seem like your life’s been a dream (Woah)
– Sanki hayatın bir rüyaymış gibi görünüyorsun.
Since the moment you opened your eyes
– Gözlerini açtığın andan beri
How far do these roots go down?
– Bu kökler ne kadar iniyor?
All I know are the blossoms you grow (Woah)
– Tek bildiğim senin yetiştirdiğin çiçekler.
But it’s awesome to see how you rise
– Ama nasıl yükseldiğini görmek harika.
How far can I rise?
– Ne kadar yükselebilirim?
Through the roof, to the skies, let’s go!
– Çatıdan, gökyüzüne, gidelim!

A hurricane of jacarandas (Whoo!)
– Jacarandas kasırgası (Whoo!)
Strangling figs (Go!)
– İncirleri boğmak (Git!)
Hanging vines (Grow!)
– Asma asmaları (Büyümek!)
Palma de cera fills the air as I climb
– Tırmanırken Palma de cera havayı dolduruyor
And I push through
– Ve zorluyorum
What else, what else?
– Başka ne, başka ne?

What can you do when you are deeply, madly, truly in the moment?
– Derin, delice, gerçekten şu andayken ne yapabilirsin?
Seize the moment, keep goin’
– Anı yakala, devam et
What can you do when you know who you wanna be is imperfect?
– Kim olmak istediğinin kusurlu olduğunu bildiğinde ne yapabilirsin?
But I’ll still be okay (Hey, everybody clear the way, whoo!)
– Ama yine de iyi olacağım (Hey, herkes yolu açsın, whoo!)

I’m coming through with tabebuia (She’s coming through with that booyah!)
– Tabebuia ile geliyorum (O booyah ile geliyor!)
Making waves (Making waves)
– Dalga yapmak (Dalga yapmak)
Changing minds (You’ve changed mine)
– Değişen zihinler (Sen benimkini değiştirdin)
The way is clearer ’cause you’re here, and well
– Yol daha açık çünkü buradasın ve iyi
I owe this all to you
– Bunu sana borçluyum
What else can I do? (Show ’em what you can do)
– Başka ne yapabilirim? (Onlara neler yapabileceğini göster)
What else can I do? (There’s nothing you can’t do)
– Başka ne yapabilirim? (Yapamayacağın hiçbir şey yok)
What else can I do?
– Başka ne yapabilirim?