Kategoriler
O Şarkı Sözleri Çevirileri

Orelsan – Du propre Fransızca Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

San (San, San, San)
– San (San, San, San)
Est-ce que tu peux garder tes AirPods dans tes oreilles quand j’te parle, s’te plaît, bâtard ? (ouais ok, ouais oh)
– Seninle konuşurken airpod’larını kulağında tutabilir misin, lütfen piç kurusu? (evet tamam, evet oh)
San, San, San
– San, San, San

Ah bah c’est du propre (c’est du propre)
– Ah bah temiz (temiz)
Cinq heures du mat’ sur le port, un dernier shot (dernier shot)
– Sabah saat beşte limanda, son bir atış (son atış)
C’est pour ma ville, sauce Magic Beau Gosse (sauce Magic, sauce Magic)
– Şehrim için, sos Büyüsü Beau Gosse (sos Büyüsü, sos Büyüsü)
Mort en ville quand elle est morte (mort en ville quand tout l’monde dort)
– Öldüğünde şehirde öldü (herkes uyurken şehirde öldü)
Autopilote (autopilote), encore un dernier shot (shot, shot, shot, shot)
– Otomatik pilot (autopilot), son bir atış daha (atış, atış, atış, atış)
Allez hop (allez hop, ok), c’est du propre (c’est du propre)
– Hadi atla (hadi atla, tamam), temiz (temiz)
J’te dirai comme disaient les profs (c’est plus possible, c’est plus possible, eh, eh, eh) : “C’est plus possible”, mais tu forces (Eh)
– Öğretmenlerin dediği gibi size söyleyeceğim (daha mümkün, daha mümkün, eh, eh, eh): “Daha mümkün”, ama siz zorluyorsunuz (Eh)
Enfoiré pourquoi tu forces (eh) ? J’ai honte quand j’vois c’que tu postes (eh)
– Orospu çocuğu neden zorluyorsun? Ne yazdığını görünce utanıyorum (eh)
C’est toujours les mêmes trois suceurs dans tes coms, qu’est-ce tu m’sors (ouais, ouais) ?
– İletişiminizde hep aynı üç enayi var, bana ne getiriyorsunuz (evet, evet)?
T’es du genre qui drague en rabaissant ses potes (ouais), suce ton boss
– Sen arkadaşlarını küçümseyerek flört eden bir adamsın (evet), patronunu yala
La vie c’est facile t’as juste à faire mon job (ouais, ouais)
– Hayat kolay sadece işimi yapmak zorundasın (evet, evet)

Dernier shot (dernier shot), j’pète une clope (j’pète une clope)
– Son atış (son atış), bir sigara osurdum (bir sigara osurdum)
Quelle époque, mes aïeux, quelle époque, mes aïeux
– Ne zaman, atalarım, ne zaman, atalarım
Quelle époque (quelle époque), c’est du propre (c’est du propre)
– Ne zaman (ne zaman), kendi (kendi)
Roi d’la pop (roi d’la pop), roi d’la pop, tu suis la mode, on fait la mode (tu suis la mode, on fait la mode)
– Pop kralı (pop kralı), pop kralı, sen modasın, biz modayız (sen modasın, biz modayız)

C’est relou d’être relou (hey, San)
– Havalı olmak güzel (hey, San)
Mets pas d’émoji dans les messages où on s’embrouille (hm)
– Kafamızın karıştığı mesajlara emoji koyma (hm)
Casse pas les couilles, j’veux pas d’ton avis sur tout (hm)
– Taşaklarını kırma, her şey hakkında fikrini istemiyorum (hm)
D’ailleurs j’veux pas qu’tu m’écoutes (hm), pressé d’arrêter, j’envisage de faire un me too (hm)
– Ayrıca, beni dinlemeni istemiyorum (hm), durmak için acele et, ben de bir ben yapmayı planlıyorum (hm)
J’vois tout en double, shot, remets une couche, ah
– Her şeyi çifte görüyorum, vuruldum, bebek bezi giydim, ah
Numéro quatre, dangerous, ah, leur mémoire est courte, c’est moi qui ait ouvert l’autoroute
– Dört numara, tehlikeli, hafızaları kısa, otoyolu açan bendim.
San, trente fois l’salaire de tes profs, bam, pour dire d’la merde à tes gosses (San)
– San, öğretmenlerinin maaşının otuz katı, bam, çocuklarına bir bok söylemek için (San)
Devant la lune en bicross (San), redis-le, San, San
– Bicross’ta (San) ayın önünde, tekrar söyle, San, San
Ça parle que d’streams, ça parle que d’clics, ça parle que d’chiffres, de bénéfices
– Sadece akışlarla ilgili, sadece tıklamalarla ilgili, sadece sayılarla, karlarla ilgili
Bâtard, t’es fan de comptabilité, t’es qu’une merde si tu veux mon avis subjectif (San)
– Piç kurusu, sen muhasebenin hayranısın, öznel fikrimi istiyorsan sadece bir pisliksin (San)
J’veux voir mes fans grandir avec moi, j’leur vendrai jamais n’importe quoi
– Hayranlarımın benimle birlikte büyüdüğünü görmek istiyorum, onlara asla bir şey satmayacağım
J’veux pas devenir une erreur de jeunesse que tu regrettes quand tu grandiras
– Büyüdüğünde pişman olduğun genç bir hata olmak istemiyorum.
Woah, quelle audace derrière ton clavier
– Vay canına, klavyenin arkasında ne kadar cesur
Des fois j’repense à ceux qui m’clashaient, j’veux dire j’me demande où ils sont passés (San)
– Bazen benimle çatışmaya girenlere geri dönüyorum, yani nereye gittiklerini merak ediyorum (San)
T’es comme l’intro des clips, j’t’ai zappé
– Müzik videolarındaki intro gibisin, seni zapladım
Tu m’demandes si ta musique est claquée, ça commence par “bah”, ça finit par “ouais”
– Müziğin çarpıldı mı diye soruyorsun, “bah” ile başlıyor, “evet” ile bitiyor.
J’efface ton numéro si t’envoies juste un point d’interrogation (San)
– Sana bir soru işareti (San) gönderirsem numaranı silerim.
T’étais en manque d’affection, maintenant t’as une infection
– Şefkate ihtiyacın vardı, şimdi enfeksiyon kaptın.

Ah bah c’est du propre (c’est du propre)
– Ah bah temiz (temiz)
Cinq heures du mat’ sur le port, un dernier shot (dernier shot)
– Sabah saat beşte limanda, son bir atış (son atış)
C’est pour ma ville, sauce Magic Beau Gosse (sauce Magic, sauce Magic)
– Şehrim için, sos Büyüsü Beau Gosse (sos Büyüsü, sos Büyüsü)
Mort en ville quand elle est morte (mort en ville quand tout l’monde dort)
– Öldüğünde şehirde öldü (herkes uyurken şehirde öldü)
Autopilote (autopilote), encore un dernier shot (shot, shot, shot, shot)
– Otomatik pilot (autopilot), son bir atış daha (atış, atış, atış, atış)
Allez hop (allez hop, ok), c’est du propre (c’est du propre)
– Hadi atla (hadi atla, tamam), temiz (temiz)
J’te dirai comme disaient les profs (c’est plus possible, c’est plus possible, eh, eh, eh) : “C’est plus possible”, mais tu forces (eh)
– Öğretmenlerin dediği gibi size söyleyeceğim (daha mümkün, daha mümkün, eh, eh, eh): “Daha mümkün”, ama siz zorluyorsunuz (eh)
Enfoiré pourquoi tu forces (eh) ? J’ai honte quand j’vois c’que tu postes (eh)
– Orospu çocuğu neden zorluyorsun? Ne yazdığını görünce utanıyorum (eh)
C’est toujours les mêmes trois suceurs dans tes coms, qu’est-ce tu m’sors (ouais, ouais) ?
– İletişiminizde hep aynı üç enayi var, bana ne getiriyorsunuz (evet, evet)?
T’es du genre qui drague en rabaissant ses potes (ouais), suce ton boss
– Sen arkadaşlarını küçümseyerek flört eden bir adamsın (evet), patronunu yala
La vie c’est facile t’as juste à faire mon job (ouais, ouais)
– Hayat kolay sadece işimi yapmak zorundasın (evet, evet)

Dernier shot (dernier shot), j’pète une clope (j’pète une clope)
– Son atış (son atış), bir sigara osurdum (bir sigara osurdum)
Quelle époque, mes aïeux, quelle époque, mes aïeux
– Ne zaman, atalarım, ne zaman, atalarım
Quelle époque (quelle époque), c’est du propre (c’est du propre)
– Ne zaman (ne zaman), kendi (kendi)
Roi d’la pop (roi d’la pop), roi d’la pop, tu suis la mode, on fait la mode (tu suis la mode, on fait la mode)
– Pop kralı (pop kralı), pop kralı, sen modasın, biz modayız (sen modasın, biz modayız)

C’est relou d’être relou, pourquoi t’es relou ?
– Havalı olmak güzel, neden havalısın?