Kategoriler
Şarkı Sözleri Çevirileri Y

YoungBoy Never Broke Again – My Go To İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

(You know this a Priority)
– (Bunu bir Öncelik olarak biliyorsun)
(It’s Ricci)
– (Bu Ricci)

You know you my go-to
– Sen benim yardımcımsın.
You know you my, yeah
– Biliyorum ben seni, Evet
You know you my go-to
– Sen benim yardımcımsın.
You know you my, you my, oh
– Sen benim, sen benim, oh

I could see why another man threatened by me
– Başka bir adamın neden beni tehdit ettiğini anlayabiliyordum.
Take your woman, put her on jet, send her overseas
– Kadınını al, uçağa bindir, yurtdışına gönder
I ain’t finished yet, I got a big check
– Daha bitirmedim, büyük bir çekimim var.
Could buy a big yacht, boardin’ on a big jet
– Büyük bir yat satın alabilir, büyük bir jetle binebilir
Love is your body, it rocks, I get behind it, you pop
– Aşk senin vücudun, kayalar, arkasında olsun, pop
It’s gon’ go down in the car
– Arabada inecek.
You throw it back and you clap, I rolled a five and cigar
– Sen geri at ve alkışla, ben beşlik ve puro yuvarladım.
I won’t get down in your heart (Ooh)
– Kalbine inmeyeceğim (Ooh)
Dress up the way that she like
– Gibi o şekilde giyinmek
I got the money and you can have what you need
– Parayı aldım ve ihtiyacın olanı alabilirsin.
I mean, don’t be mean, you know
– Yani, kaba olma, biliyorsun
Everything ain’t what it seem, most precious thing in my dream
– Her şey göründüğü gibi değil, rüyamdaki en değerli şey
You, you, you all I need
– İhtiyacım var sana, sana, hepinize
Confessin’ it through Pro Tools
– Profesyonel Araçlarla itiraf etmek
You know you my go-to, you know you my go-to
– Bana sen bilirsin, git benim için bilirsin …
Demands to pay ransom, you know I hold you
– Fidye talep ediyor, seni tuttuğumu biliyorsun.
They rappin’, they cappin’, that what I told you
– Onlar rapten, onlar cappin’, bu ne demiştim
They tellin’ lies, you know that realest one is I
– Yalan söylüyorlar, en gerçek olanın ben olduğumu biliyorsun.
You know that they real, don’t come disguised
– Gerçek olduklarını biliyorsun, kılık değiştirip gelme.

You know you my go-to
– Sen benim yardımcımsın.
You know you my, yeah
– Biliyorum ben seni, Evet
You know you my go-to
– Sen benim yardımcımsın.
You know you my, you my, oh
– Sen benim, sen benim, oh

I don’t say this enough
– Bunu yeterince söylemiyorum.
You the reason I believe in love
– Aşka inanmamın sebebi sensin.
You the reason I could change this much (Much)
– Bu kadar çok şeyi değiştirebilmemin sebebi sensin.
I changed for us
– Bizim için değiştirdim
Kill my pride to stand beside you
– Yanında durmak için gururumu öldür
Hold me by so I could find you
– Beni burada tut ki seni bulabileyim.
When you’re wrong, I’m right behind you, I recognize you
– Yanılıyorsan, arkandayım, seni tanıyorum.
In this deep, deep
– Bu derinlikte, derinlikte
You scare me ’cause you can see me
– Beni korkutuyorsun çünkü beni görebiliyorsun.
Grown, how you know how to treat me
– Büyüdüm, bana nasıl davranacağını nasıl biliyorsun
I need you ’cause you don’t need me and I feel treasured
– Sana ihtiyacım var çünkü bana ihtiyacın yok ve kendimi değerli hissediyorum
I’m the real you
– Ben gerçek sensin
Build me up, I’ll build you, hold me down, I’ll heal you, yeah
– Beni inşa et, seni inşa edeceğim, beni tut, seni iyileştireceğim, evet
Let’s go up, let’s go up, let’s go down
– Yukarı çıkalım, yukarı çıkalım, aşağı gidelim
Let’s run it back up, let’s mile high club, let’s show out, yeah
– Tekrar çalıştıralım, mile high club’a gidelim, dışarı çıkalım, evet
Let’s get fucked up, get a big black truck, slimy all night
– Hadi sıçalım, koca bir siyah kamyon alalım, bütün gece sümüklü
Best friend, wifey, right here, go-to, yeah
– En iyi arkadaşı, karısı, burada, git, Evet

You know you my go-to (Yeah, yeah, yeah-yeah)
– Sen benim go-to’m olduğunu biliyorsun (Evet, evet, evet-evet)
You know you my (You know you my, I), yeah
– Seni tanıyorsun benim (Seni tanıyorsun benim, ben), evet
You know you my go-to (Oh-uh)
– Sen benim go-to’msun (Oh-uh)
You know you my, you my, oh (My, my)
– Sen benim, sen benim, oh (Benim, benim)